28 Ağustos 2008 Perşembe

Taxi Driver (1976)


Bu otobus yolculuklarında gösterilen taxi driver değil, yanlış anlama olmasın. Martin Scorsese'in çektiği, Rober De Niro'nun rollerin başını çektiği film. Bizim sitenin mantığı, bazı ihlaller olsa da, filmi izledikten hemen sonra yazmak olduğu için filmle araya fazla mesafe koymadan yazıyoruz. O yüzden övgü sövgü tarzı şeyler yazılarda fazla olursa mazur görün fazla takılmayın. Daha ilk dakikalardan sonra yaa süper, ya da niye böyle oldu ki şimdi diye insan üzerindeki stresi atmak istiyor biraz. Ben de öyle yapacağım, kaçarı yok.
Ya nasil bir sondu o öyle, sanki iki defa çekmiş adam filmin sonunu, filmi sanki iki defa izlemişim ve de filmin sonuna iki defa ben karar vermişim gibi oldu, niye öyle oldu anlamadım. Filmde taksi şöförünün penceresinden aynasından yansıyan karelerin akışı bi noktadan sonra bozuluverdi filmde. Baş karakter Travis, hiç uyumadığından ya da başka sebeplerden, gece yaptığı yolculuklarda karşılaşıp beğenmediği hayatı bi tek günlüğüyle (ve ekran başında benimle) paylaşıp, birden herşeyi değiştirmeye karar veriverdi. Ama neyi değiştirmeye? Travis girişken, aynı zamanda serin kanlılığını koruyabilen, bir yönetmenle karşılaşşa aktör, yani bir elinden tutan olsa herşekilde karşımıza çıkabilecek bir adam iken filmde; eğitimsiz, yanlız, bilgisiz, uykusuz garip bir adam. Bir atom mühendisi bile olabilirdi ama olmadı işte, hayat koşulları böyle, imkanlar elvermedi türünden açıklamalar değil sadece filmde verilen. Daha küçük anlara bölünmüş, insanin kendiyle başabaşa kaldığında kendi için tasarladıklarının çeşitliliklerinden bir tür olasılıklar zinciri kuruyor film. Yani hayal ederken, istersen hala atom mühendisi olabilirsin, tabi hayal etmeye devam ettikçe. Film bu mikro düzeyde karşılaşılan zorluklardan, yani bu küçük hayallerin şekillenmesinde bile karşılaşılabilen durumlardan bahsediyor. Filmde hayatın pislik koşulları yok mu, onlar gizlenmiş mi? Hayır, onlar da var, hem de fazlasıyla. Film o yöndeki zenginliği açısından Scorsees'in daha sonra çektiği Bringing Out the Dead filmiyle benzeşiyor. Hikayeler sayısız, ve biz bir taksi şöförü gibi geçip gidiyoruz içlerinden. Bir yandan da taksi söförünün hikayesi örülüyor yavaş yavaş, ve giderek hızlanarak.
Sözü yarım birakmadan devam edelim, Travis tutuğunu koparabilecek güçte iradeli bir genç olarak (lümpenliği göklere çıkardım galiba) direksiyon başında etrafa bakışlar fırlatırken hayatının kadınıyla tanışıyor ve filmin esas güzellikleri bundan sonra başlıyor, film akıp gidiveriyor. Onlardan bahsetmeyeceğim, izleyen olursa görür. Filmin burasından sonra bıçak sırtı gibi keskin çizgide ilerleyen olaylar, iyi giderken kötüye kötü giderkende iyiye gidiveriyor. Açıklaması da çok basit: hayat işte böyle. Tabii ki bu kadarla da kalmıyor, ve Scorsese öyle kolay olunmuyor. Hayat böyle, ama bu kadar sadelik ve açıklık tek düzelik, ya da basitlik mi demek? Belki evet, belki hayır. Film burada açıklamaları filmi izleyenlerin kendisine bırakıyor. Yani bu fimi izleyenler, hayatin çelişkiler taşıdığını ve hayatın onları öyle bırakmadan çeşitli adreslere postaladığını görüyorlar. "You are healthy as long as you feel" (öyle hissettiğin sürece sağlıklısın), bu filmden Travisin aynanın karşısında çeşitli badirelerden sonra bir ara kendisine söylediği bir söz. Ama acaba gerçekten öyle mi? Başka gözlerin başka anlattığı çelişik hayatlara içeriden bir bakış bu film. Akira Kurosava'nın Rashomon'unu andırıyor (Rashomon'da aynı olayın birkaç hikayesi birden perdeye yansıyor) ama bu filmde hikaye tek, farklı yorumlarsa fazla seslendirilmeden fimin sonunda izleyiciye bırakılmış. Daha geniş sinema kültürü olanlar, belki benzerlik kurmada bir kabızlık yaşadığımı düşünebilirler; yorumlarını saygıyla karşılarız.
Bir izlenesi film daha, ben izledim diye demiyorum.

Not: Radyo Eksen dinleyenlerin aşina olduğu bir replik var. "You talkin' to me? You talkin' to me? You talkin' to me? Then who the hell else are you talking... you talking to me? Well I'm the only one here. Who the fuck do you think you're talking to? Oh yeah? OK" diye bir replik. İşte o replikler bu filmden.
Bizim eski siteden umudu kestim, oradaki yazıları da buraya aktarıyorum, sitede çalışmalar devam edecek.
Diğer yazarlarımız şu anda yaz tatillerinde oldukları için köşelerini dolduramıyorlar, döndüklerinde eminin yüklü yazılarla karşılaşacağız.
Bir de resme aldanmayın, film renkli siyah beyaz değil.

Hiç yorum yok: