2 Aralık 2008 Salı

Philadelphia


Bu film benim bir yorgunluk krizimde CNBC-e nin bana hediye ettiği bir film. Evde Tv yok, internetten Sipru'dan izledim. Filmin başında internet filmin can alıcı yerinde giderse ne yaparım diye düşüne düşüne bir on beş yirmi dakka geçmiştir. İlk reklam arasına kadar bu kaygıyla, sonra da merakla izledim filmi. Bu arada reklam aralı bir filmi izlemeyeli olmuş baya. Böyle dediğimden çok özlediğim sanılmasın, fakat yorgunluğun üzerine giden bir film de biraz da alkol varsa yanında, sık film araları fena olmuyo.

Bu film tabi ayık kafa ister, tabi Tv'den izlenen bir film ne kadar ayık kafa ile izlenir tartışmalı. Bu sefer kural ihlali yapmadan sıcağı sıcağına yazıyorum film hakkında.

İzlediğim bu film gibi olan filmler çok sayıda olsa, isteyen her aradığı konuda bulsa keşke. Hani gerçek hayat hikayelerine dayanan didaktik filmler olur ya, bu film de onlara benziyor. Üstelik didaktik yanı mahkeme salonundaki duruşmalarla çok heyecanlı derinlikli işlenmiş. Bu filme bakalım şu celsede ne olacak, o buna ne söyleyecek, ya da nasıl da lafı gediğine oturttu gibisinden heyecanların geri planda olduğu bir film. Meselenin özü mahkeme duruşmalarının geçtiği sahnelerinin arasındaki sahnelerde örülüyor. Film kariyerinde başarı merdivenlerinin çok hızlı tırmanıp başarılı olmuş AIDS'li eşcinsel bir avukatın hikayesi. Bu karakteri Tom Hanks canlandırıyor, ve oldukça başarılı bir performansı var filmde. Ben Tom Hanks'in oyunculuğunu donuk, şaşırtmacası olmayan fakat rahatsız edici sıradanlıklardan da uzak istikrarlı bir oyuncuk olarak gördüm onu bildim bileli. Bu filmde sanki benim bu yargılarımın biraz dışına çıkmış gibi; ama belirteyim "gibi".

Filmin baş karakteri AIDS hastalığını gizlediğinden, ve aynı zamanda eşcinsel olduğundan; hastalığı diğer şirket ortaklarınca öğrenilir öğrenilmez işten kovuluyor. Şu kriz gündemlerinde işten atılma korkusu olan orta sınıf vatandaşlarımız, devlet memuru olmayanlarımız, bu filmi izlerken AIDS'li ve eşcinsel olmadıklarına sevinebilirler. Fakat film konusunu öyle güzel işlemiş ki, bizi eşcinsellik ve AIDS konusundaki önyargılar hakkında ahlaki açıdan aydınlatıcı bir film oluvermiş. Aslında eşcinsellik doğal, saldırgan olmayan, insanın doğasının onun fizyolojik yapısını ve aynı zamanda sosyal dokunun bir parçası olan bir olgu olduğu işlenmiş güzelce. Sonra üzerine AIDS hastaları konusunda paranoyaları doğrudan karşısına almadan yumşatmaya çalışmış film.

Dikkatimi çeken bir sahne var, filmin patronları bizim karakteri işten attıktan sonra NBA basketbol ligi maçını locadan izliyorlar. Filmin baş karakteri olan avukat da işten atılma sürecini mahkemeye taşıma kararını almış oluyor o sıralarda, ve kendisi de bir avukat tutuyor. Bu avukatı Denzel Washington oynuyor. İşte mahkemenin ilk duruşmasını bu locada iletiyor şirketin ortaklarına Denzol Washington. Bu sahnede hemen AIDSli olan bir basketbolcu (Magic Johnson) geldi aklıma, acaba bu sahnede oraya bir gönderme mi vardı. Bu gözlemimi yazıyı yazdıktan sonra araştıracağım, film eski, bu olayla çakışıyor olabilir. Magic Johnson basket sahalarında ayrılmıştı benim hatırladığım.
Film, homofobik olanlar ve AIDS hakkında kulaktan dolma söylentiler dışında bilgisi olmayanlar için kesinlikle aydınlatıcı.

Böyle aydınlatıcı, bir hayatı özetleyen, ya da vurucu bir hikayede bize hiç olamayacağımız şeylerin deneyimini yaşatan filmleri ben ayrı bir seviyorum. Mesela geçen Ramazan Bayramı tatilinde yine CNBC-e de İkinci Dünya Savaşı hakkında bir film izlemiştim. Film savaş sırasında bir Alman denizaltısında geçiyor. Bir denizaltıda olamının (çünkü denizaltı fantastik bir araştır, çocukluk hayallerimizi süsler, önemsiz değildir, Beatles'in "Yellow Submarine" adlı bir şarkısı bile vardır)nasıl bir şey olacağını bir güzel hissettirmişti film. Bu filmde de baskı gören, hakkında uygulanan yargısız infaz uygulanan bir kişinin hikayesine tanık oluyoruz. Üstelik bu kişi hem eşcinsel, hem AIDSli (bir maden ocağında çalışan işçi olmadığı kaldı şu post-forsit neoliberal çağda) bir karakter. Haliylen bu kimlikler üzerinde bir duyarlılık geliştirmece söz konusu filmde. Ne diyeyim, film süper'in altı bir kategori olan başarılı statüsünde. Denk gelirsenin izleyin.

1 yorum:

Esra dedi ki...

Güzel yazmışsın gerçekten. öğretici filmlerin ayrı bir tadı olduğu konusunda çok haklısın. ben filmi izleyeli epey oluyor, okuyunca tekrar izlemek istedim.çünkü bu tarz filmlerde değişik zamanlarda değişik vurguları görmek mümkün olabiliyo. yani biraz da senin ne bildiğinle alakalı olarak filmden öğrendiklerin artabiliyor. aslında gördüm filmi tv de ancak bizim tv nin görüntüsü çok bozuk olduğundan geçtim. bir ara izlemek gerek.