18 Eylül 2008 Perşembe

Big Fish


Film bir Tim Burton filmi. Daha önce bu yönetmenin herhangi bir filmini izleyenler için, film hakkında genel bir fikir verebilir bu gerçek. Yani fantastik dünyalardan ve masallardan hoşlananlar için oldukça keyifli. İzlediklerinde daha çok gerçekçilik arayaların ise pek hoşlanacağını düşünmüyorum.
Filmin konusu şöyle: Edward Bloom hayalle gerçeğin birbirine karıştığı öyküler anlatmaktan hoşlanan, bu sayede etrafındakilerin sempatisini kazanmış yaşlı bir adamdır. Oğlu Will ise babasından bu hikayeleden başka bir şey dinlemediği ve artık masal yaşı çoktan geçtiği için babasına öfkelidir. Çünkü babası hakkında 'gerçek' birşey bilmediğini düşünür. Film baba oğul arasındaki ilişki üzerine ilerler. Bu sırada temel olarak beslendiği nokta da Edward'ın hikayeleridir.
Hikayelerin oldukça masalımsı olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. En azından ben böyle hissettim. Hatta kimi zaman Bin Bir Gece Masalları tadı buldum. Görsel olarak da oldukça güzel aktarılmış. Hayal gücü ürünlerini seven biri olarak çok keyif aldığımı söyleyebilirim. Masal masal dedim sürekli ama şunu da belirtemek gereki ki, film gerçeklik duygusundan hiç de kopuk değil. İzleyiciye düşü sunup, buradan bir gerçekliğe ulaşmasını bekliyor gibi yönetmen. Yani Pamuk Prenses dinlemek gibi bir şey değil. Nasıl oluyor diyenler olabilir, açıklaması zor, ancak izlerseniz ne demek istediğimi anlayabilirsiniz gibi geliyor.
Filmden çekip çıkarılabilecek çok faklı şeyler olabilir. Bu da sizin hayal gücünüze kalmış. Ama ben de ilk uyanan duygu karmaşıklaştırdığımız olaylara aslında basit yollardan, vesvese yapmadan ama karalı ve cesur bir şekilde yaklaşılabilineceği oldu. Hikayelerin kahramanında ben bunu gördüm en çok. Adam kesinlikle sıradışı ve absürd ancak basit.
Oyuncuları çok beğendim. Özellikle Edward'ı oynayan Albert Finney gayet başarılı. Ewan Mc Gregor ise bu filmle daha da bi sempatimi kazandı. Bir başka beğendiğim yön de film müzikleri. Film bittiğinde düşünecek şeyler kalıyor insanda. Bence izlemeye değer bir film.